Umut:Hiç kimse konuşmazdı, hiç kuşlar cıvıldamazdı. Hiç rüzgar sesi gelmezdi. başkaaa, hiç gürültüler olmazdı. Eğlence sesleri de olmazdı. Hayvan sesleri bile olmaz. bilmem neler olmaz o olmaz bu olmaz ciklemeler olmaz. Dünya sessiz olamaz.
Atilla: Dünya sessiz olsaydı yavaş yavaş adım atardık. Koşardık ama sesi olmazdı. Öğretmenlerimiz bize bişey anlatmak istese anlatamazdı. Birbirimizle konuşamazdık. Oyun oynayamazdık çünkü mesela biri bişey söylemek istiyor, anlaşamazdık.
Elif: Yani iletişim kurmamız daha zor olurdu ama belki yaşanabilirdi. Yazarak yani.
Atilla: ama yazmayı öğrenemezdik. Öğretmenler konuşamazdı
Elif: Öğretmende tahtaya yazardı.
Yankı: Öğretmen nasıl öğrendi?
Zeyneb: İyide öğretmen zaten onlara öğretirse çocuklar zaten bilmemiş oluyor yazmayı nasıl okuyup öğrenecekler ki?
Elif: O zaman ilk insan nasıl geldiii?? İlk yazıyı kim öğrendi
Derin: İlk yazıyı öğrenmemiş keşfetmiş. Bulundu yani
Elif: Dudak okurdu o zaman ya da yazardı tahtaya
İdil: Ama daha yeni yazmayı öğreniyorlar
Güneş: Yani ses engellileri işaret dili kullanıyorlar. onu öğrenebilirler
Yankı: Ya da kör alfabesi
Derin: Doğuştan böyle bir özelliğimiz olurdu. Doğunca herkes duymadığı için işaret dilini öğrenerek büyüyor olabiliriz.
Elif: Mesela ingilizler öyşe doğuyor İngilizce bilerek ama biz okulda sonradan öğreniyoruz.
Derin: İngilterede doğup Türkçe öğrenirsen Türkçe bilmiş olursun zaten
Zeyneb: O zaman kliplerin sadece sesini izlerdik ve keyfi olmazdı ya da sinemaların sesi olmayınca belki birazcık sıkıcı olurdu.
Güneş: O zaman sadece izlerdik; Charlie Chaplin gibi.
Elif: O zaman hani bazen bizim hoparlör bozuluyor ve çok az sesi çıkıyor ve bizde sinir oluyorduk. O zaman çok sinirli oluruz. Hiç ses yok. Sinir hastası oluruz. Bi de hani bazen oynuyoruz ya kızlarla sessiz kalma oyunu o zamanlar ben baya zorlanmıştım anlatamamıştım.
İdil: Çok kötü bir şey ama insanlara bir şey anlatamıyorsun. Yazı yazarak bile zar zor anlatıyorsun. Aslında elinde her zaman bir kağıt kalem olması gerekiyor.
Elif: Bu çok kötü bir şey olurdu! Dünya'da herkes kağıt kalem kullanırsa daha çok kağıt gerekir daha çok kağıt için daha çok ağaç kesilir, bir sürü ağaç kesilirdi. Dünya ölür.
Umut: Ne olursa ölür?
Güz: Ağaçlar biterse ölürüz
Güz: Bir şey daha var. İşitme engelliler duymuyo di mi? o zaman sağır olmak engellilik olmazdı. böyle bir şey de sorun olmazdı.
Derin: Her gün ağaç kesilirse biz de her gün fidan dikeriz
Güneş: Şimdi sinir hastası olmaktan bahsedildi ya eğer biz de sağır olarak doğarsak zaten hiç sesi duymadığımız içi sinir hastası olmayız.
Gizem: Sesin ne olduğunu bilmediğimiz için sessizlik bizi o kadar da rahatsız etmez mi yani?
Güneş: Evet
Elif: Ses deyince aklıma Güneş, Gezegenler geliyor ama neden olduğunu bilemiyorum
Gizem: Onlarında bir sesi var değil mi?
Elif: Aa peki diyelim biz hiç duymuyoruz o zaman Güneşi falan nerden anlarız doğduğunu?
Gizem: Aslında biz şimdide gezegenlerin sesini duyamıyoruz. Bazı canlılarında sesini duymadığımız oluyor ses aralıkları farklı olduğu için bizim kulaklarımız onları duyamıyor.
İdil: Yani bence zaten sesi bilmediğimiz için kulağımızda doğuştan olmazdı. Öyle bir organımız olmazdı.
Gizem: Peki, ses olsaydı ama biz duyamasaydık... O zaman nolurdu?
Umut: Sinir olurdum. Benim kulaklarım var ya ben duyuyorum ya hani seni. yoksa sen, anlayamazdım. Herkes sessiz sessiz konuşuyor zannederdim. Ben duyuyorum zaten bakın çocuklar kulaklarım var benim.
Derinsu: Dudak okumayı öğrenirdik.
Güz: İşaret dilini öğrenirdi işte o zaman. Böyle öğretmenler de var.
Atilla: Dünya da gerçekten sağır olan insanlar var. Ses duymadan yaşıyorlar. Hani Turkcell yapıyor ya sessizde altta kadın anlatıyor ya dediklerini onun gibi
Videoyu izledik :)
-----
Gizem: Peki, sesi ölçebilir miyiz?
Derin: Tonunu mu ölçücez? Yani yüksekliği alçaklığını mı ölçücez?
Gizem: O zaman sen sesi neye göre ölçmemiz gerektiği üzerine önce düşünüyorsun.
Derinsu: Evet bi de ben telefonla ölçerim. Mesela konuşurken senin açtığın ses kaydını açarım ve oradaki yükselmelere göre yüksek mıialçak mı onu bulurum
Güneş: sesin boyutları ölçülebilir mesela. Bazen diyaframdan çıkabilir ses. Tonları farklı olur. Mesela bağırmanın tonu normal konuşmadan farklı
Zeyneb: Bu olabilir ama olmayadabilir çünkü aklıma bir anda geldi. MEsela konuşurken AAA derim ağzımın ne kadar açıldığına bakarım ya da aaa derim gene ağzıma bakarım.
Gizem: Bu konuya ben de biraz bakayım. Sizde bakabilirsiniz.
Gizem: Peki sesin bir görüntüsü var mı?
Zeyneb: Mesela titreşimi var. Bazen otobüsteykende başımı cama koyunca bazen daha değişik sesler geliyor ya kafam da ona çarpıyor. Titriyor, o da olabilir dışarıdan bakınca
Güneş: Mesela sen beni duyuyorsun di mi? Sen su an beni duyuyo musun?
Gizem: Evet
Güneş : O zaman sen benim sesi mi de görüyorsun
Gizem: Ama aslında ben gözümü kapatınca da duyabiliyorum. Duymak değilde sesi görebilir miyim?
Güneş: Bence kes,n bir makine var ve o bunu görüyor.
İdil: Ozan bir kere şöyle bir şey yapmıştı. Cips kutusuna bağırıyorsun üstünde alüminyum folyo var ona ışık tutyorsun ona bağırdığında o oynuyo o da duvara yansıyor.
Gizem: Eğer düzeneği bulabilirsek bizde deneriz sınıfta ama orada emin olamadığım o sesin görüntüsü müdür yoksa şiddeti mi? Yapınca bakariz
Zeyneb: Şöyle bişey var. Müzik öğretmenimizle yapmıştık. Kağıda sesin titreşimlerini yapmıştık. Bu sesin görüntüsü olabilir
Derin: Bazı makinelerden böyle titreşimler halinde sesin çizgileri çıkıyor o olabilir.
( Burada bitirdik, cevaplar aynı gelmeye başlayınca. Hem de bende görüntü kısmında pek iyi olmadığım için sonlandırdık :) )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder