4 Haziran 2016 Cumartesi

Selma Hekim / Bilinçli Tüketim


28.12.2015 - Selma Hekim'in Ziyareti / Bilinçli Tüketim

Selma: Merhaba benim ismim Selma.
Ahmet: Geri dönüşümden bahsedecek.
Selma: Şimdi ben buraya sizinle bir sohbet etmeye geldim. Aslında bahsedeceğimiz şey dünyayla ilgili. Ben sizden bir şeyler öğrenecek gibiyim o yüzden size bir şeyler soracağım ve siz de cevaplayacaksınız yani bilgi alışverişi yaparız diye düşünmüştüm.
Atilla: Bir yıldır giysi almadan yaşıyormuşsunuz doğru mu?
Selma: İlk önce neden öyle bir şeye karar verdiğim üzerine konuşacağız. Dünyada yaşıyoruz. Dünya üzerinde ne gibi kaynaklar var?
Rüya: Ağaç.
Erim: Nehir.
Ege: Su.
Ahmet: Aslında dünyayı oluşturan beş şey var ama beşinci bulunamadı. Su, hava, ateş ve toprak. Beşinci element bulunamadı.
Atilla: Beşinci element turkuaz.
Çağan: Dünyanın çekirdeği var.
Selma: Peki canlı olarak neler var?
Rüya: Hayvanlar var.
Toprak: İnsanlar var.
Selma: Başka şeyler de var.
Zeyno: Yaşam var.
Selma: Biz insanlar bütün dünyadaki her şeyden neleri kullanıyoruz?
Erim: Su, yakıt.
Rüya: Yemek.
Selma: Peki dünyadaki kaynaklardan neleri kullanıyoruz?
Atilla: Dağlardan gelen kaynakları kullanıyoruz.
Çağan: Demiri kullanıyoruz.
Erim: Ve mücevher.
Selma: Bizim kıyafetlerimiz bunlardan yapılıyor, eşyalarımız , oyuncaklarımız. Hayvanları da insanlar kullanıyor değil mi? Onlardan yiyecek alıyoruz. Onların kürklerini kullananlar var. Peki bütün bu kaynaklar sonsuz mu sizce?
Sınıf: Hayır.
Selma: Bitebilir bunların hepsi.
Toprak: O yüzden az kullanmalıyız gerektiğinden az.
Selma: Peki bunlar bitince ne olacak?
Atilla: Doğada kendimiz üretiriz.
Selma: Tamam. Peki biz kendimiz bunları çok fazla tüketirsek çok fazla insan var ve bazı kaynaklar kendini yenileyebiliyor bazı kaynaklar yenileyemiyor değil mi?
Umut: Biz de onlar kendini yenileyebilen  kaynakları alırız kendini yenileyebildiği için dağıtarak daha çok üretiriz.
Selma: Ama şöyle bir şey insanlar o kadar çabuk ürüyor o kadar çok tüketiyor ki bir gün bize yetmez olacak.
Zeynep: Bir şeyler dikip yiyebiliriz.
Selma: Ama toprak ta azalıyor. Kaynaklar azaldıkça mesela toprak azalıyor maden azalıyor ağaçlar azalıyor ve biz bir şekilde o kaynakların yenisini geri getiremiyoruz.
Erim: Maden evet ama yenilenebilir taşlar birleşe birleşe.
Selma: Çok uzun sürüyor ama biz o zamana kadar tüketebiliriz. Peki mesela bu kullandığımız şeylerden bazıları da mutlaka kullanmamız gereken şeyler değil mi? Mesela yemek, su, barınmak ya da giysi. Yapmasak olmayacak şeyler var. Kendi hayatımızı düşünelim temel ihtiyaçlarımızdan başka neler kullanıyoruz fazladan?
Umut: Atık yağ.
Selma: Ama temel ihtiyacımız mesela sizin bir kıyafetiniz var ondan başka ne kullanıyorsunuz?
Zeynep: Fazla yemek.
Erim: Enerji.
Güneş: Mesela duş için jel kullanıyoruz, tıraş için tıraş köpüğü.
Selma: Bazı şeyler bir miktar ihtiyacımız olan şeyler bazı şeyler bir miktar ihtiyacımız olmayan şeyler. İhtiyacımız olmayan şeyleri de kullanıyor değil mi? Mesela eğlenmekte bizim ihtiyacımız olan şey eğlenmek için ne yapıyoruz? Çocuksanız oyuncak kullanıyorsunuz. Bizim kıyafetlerimiz var mesela bir sürü kıyafet var ama bunların bir kısmı ihtiyacımız olan ama bunun üzerine bir sürü de var. Peki bu kaynakların tükenmemesi için neler yapabiliriz? İhtiyacımız olan şeyleri belirleyip onları alabiliriz ve böylece kaynakları tüketmemiş olabiliriz. İkinci olarak geri dönüşüm yapabiliriz mesela giymediğimiz kıyafetleri geri dönüşüm için kullanabiliriz, birbirimiz ile paylaşabiliriz. Bir kitabı çok sevdiniz onu okudunuz bir arkadaşınızla paylaşabilirsiniz o da başka bir arkadaşıyla paylaşabilir. Başka neyinizi paylaşabilirsiniz?
Ege: Mesela bize küçülen bir kıyafetimiz oluyor onu bizden küçük bir arkadaşımıza verebiliyoruz öyle öyle gidiyor.
Selma: Evet böylece bir kıyafeti bir kişi kullanmamış oluyor.
Zeynep: Annemin iş yerinin patronunun kızı kıyafetleri küçülünce bana veriyor.
Selma: İşte böylece o sana o kıyafetleri vermeseydi sen gidip başka kıyafetler alacaktın o da doğadaki kaynaklardan üretiliyor ve o da kendi kıyafetlerini çöpe atacaktı ve çöpler birikecekti. Peki paylaşıyor musunuz? Kitaplarınızı paylaşıyor musunuz?
Zeyno: Paylaşmak çok güzel.
Güneş: Mesela Derinsu bir kitap almış okumuş onu Elif'e vermiş sonra Elif onu bana verdi. Diyelim şimdi ben bir kitap yazıyorum onu Elif okuyacak Zeynep okuyacak Derinsu okuyacak herkes okuyacak.
Elif: Ben de bir serinin bir, iki, üç ve dördü var Derinsu da onun beşincisini almış ama onda da üç yok ben ona üçü veriyorum o da bana beşi veriyor.
Selma: Evet öyle de yapabiliriz seriden herkes bir kitabı alabilir.
Çağan: Biz birinci sınıfta okula kitap getirip aramızda paylaşıyorduk.
Selma: Demek ki siz zaten öyle yaşıyorsunuz ve böylece  daha az tüketmiş oluyorsunuz.
Zeynep: Benim ilk başta hiç cici bicilerim yoktu sonra  biri bana cici bicilerini getirdi ondan sonra herkes cici bicilerini getirmeye başladı biz bir cici bici grubu kurduk.
Selma: Mesela hiç oyuncak satılmasa biz nelerden oyuncak yaparız?
Işık: Tellerden.
Toprak: Tahta.
Atilla: Taştan.
Toprak: Demirden.
Selma: Neler yapabiliriz peki? Mesela tahtadan ne yapabiliriz?
Ahmet: Tahtadan kızak yapabiliriz.
Zeyno: Tahtadan mesela sallanan at yapabiliriz.
Yankı: Kedilerle oynayabiliriz.
Çağan: Salıncak yapabiliriz hatta biz babaannemin evinde yaptık bile.
Zeynep: Anneannem bana bir keresinde kullanmadığımız bezden, diş fırçasından bez bebek yaptı.
Yankı: Yün ve kumaştan bebek yapabiliriz.
Selma: Birbirimizle oynayıp vakit geçirebiliriz çünkü şöyle bir araştırma yapılmış bizi mutlu eden şey çok fazla eşyamız olması değil güzel vakit geçirmek.
Zeyno: Ellerimizle de oynayabiliriz. Akşam olmuş mesela böyle gölge oyunu oynayabiliriz.
Güz: Benim babam anlatıyordu çocukken telden araba yapıyorlarmış biz de yapabiliriz.
Selma: İşte çocuklar ben bunu düşündüm kendim dedim ki biz doğadan ne kadar çok şey alıyoruz. Büyüyünce daha çok kıyafet alıyorsunuz. Her yerde alışveriş merkezi var ve orada indirimler oluyor her yerde onların reklamı yapılıyor ve her yer alışveriş merkezleriyle o kadar doldu her yerde o kadar çok kıyafet var ki  insan bir şekilde onlara kanıp alabiliyor. Ben de daha öncesinden sürekli bunlara kanıp bir şeyler alabiliyordum ve bu bana bir taraftan düşündüm dedim ki ben doğadan tüketiyorum hem bunu doğaya atık olarak tekrar bırakıyorum ve sadece bir kaç kere giyeceğim diye ve benim ihtiyacım olan şey var daha önceden almışım mesela siz büyüme çağındasınız belki kıyafetleriniz olmuyor bir yıldan bir yıla ama ben yıllarca aynı kaldım için oluyor. Ben bir şey aldığım zaman mutlu olduğumu sanıyordum ama ben onu alıyorum eve gidiyorum bir yere koyuyorum yarın onun için benim için pek bir önemi kalmıyor. Ondan hevesimi almış oluyorum. Bu durumda bana çok fazla geldi ve bende dedim ki bir yıl boyunca hiçbir şey almayayım sadece temel ihtiyaçlarımı alayım. Ben bir şey alarak değil yaparak mutlu oluyorum dedim ki kursa gidebilirim yani hizmet edebilirim dedim ya da seyahat edebilirim dedim. Diş macununu hani reklamlarda bütüün şeyin üstüne sıkıyorlar ya o çok fazla uzmanlar onu söylüyorlar ve ben her şeyimi çok az kullandım.
Selma: Makyaj malzemesi almadım. Krem almadım. Sabun almadım.
Erim: Bazı kremler gerekli ama.
Defne: Kalıp sabun aldın ama.
Selma: Önceden çok fazla sabun almışım aslında onlar bana yetebilecek kadarmış. 
Işık: Bir tane sabun bir yıl yetiyor zaten. Duş jeli kullanmadım sabun kullandım çünkü eskiden de sabun kullanılıyordu. Bir yıl hiçbir şey almadan böylece geçirmiş oldum.
Işık: Peki bilekliği neden aldın? 
Selma: Yurt dışına bir tatile gitmiştim.
Erim: Okuduk.
Selma: Okudunuz mu?( O_o hahaha ) 
Işık: Ama yine de sen söyle. 
Selma: Ama yine de şöyle çünkü ben bir tatile gitmiştim ve bir yıldır hiçbir şey almıyordum bir daha da gidebileceğim bir yer değildi ve orada bir bileklik gördüm. 
Erim: İran olmasın?
Selma: Evet İran. 
Çağan: Ve kardeşin vardı. 
Selma: Kardeşim değildi.
Erim: Ona da bileklik almışsın ve çok ucuz olduğu için.
Selma: (Haha) Ezberlemişsiniz. 
Işık: O yüzden de halen hakkını verip her gün takıyorsun. 
Selma: Ben bir yıl boyunca hiçbir şey almadığım için o benim için çok değerli oldu ama ben bir sürü kıyafet bir sürü bileklik alsaydım onların benim için bir değeri kalmayacaktı. 
Erim: Bir de herkes para verip bir şeyler almak zorunda değil.
Selma: Evet değil mesela biz evde takas yaptık. Bütün arkadaşlarım kullanmadığı şeyleri getirdi ve bütün herkes oradan ihtiyacı olan şeyleri seçti ve onları kullandı.  Ben bu yıl doğadan hiçbir şey tüketmedim.  Ben bu arada bir sürü şey de öğredim yiyecek, içeceğe dair daha ekolojik nasıl yaşayabilirimi öğrendim. 
Zeyno: Bir sürü reklam yapılıyor ama mağazadakiler onlardan özensiz oluyor.
Selma: Bir de reklam niye? Biz daha çok alalım diye.  Ben bir şeyleri bir yıl almadım ama size çocuk olarak almayın diyemem ama siz de bir şeyler alırken ne kadar ihtiyacım var falan diye düşünün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder