Eğlence Sınıf bu hafta bilim insanlarının etkileyici hayat hikayeleri ve çocukluk anıları ile tanıştı. Her zaman yetişkin hallerini bildiğimiz bu bilim insanlarının çocuklukları üzerine konuştuk. Onlarda derslere giriyor ödevler yapıyor ve bazı dersleri anlayamadıkları zamanları oluyordu. Üç bilim insanının hayatını ve buluşlarını araştırdık, üzerine konuştuk. Hatta şimdilerde her gün icatlarını kullandığımız bilim insanlarının çocukluklarında nasıl başarısız olduklarını öğrendik. Öyle ki bazıları okullara kabul edilmemiş ve “şaşkın” olarak ifade edilerek okullardan atılmışlar. Biz bu hikayeyi kime ait olduğunu bilmeden okuduk ve bir hafta boyunca tahminler yürüttük. Bir hafta sonunda hikayede ki kahramanın Thomas Edison olduğunu öğrendik.
Thomas Edison için bizim edindiğimiz bilgiler şu şekildeydi:”Bazı icatları tamamen orjinal olmamakla birlikte, eski icatların geliştirilmesi veya yönetimi altında çalışan yüzlerce çalışana aittir. Yinede Edison elinde bulundurduğu kendi adını taşıyan 1,097 Amerikan patentiyle tarihteki en önemli ve en verimli mucitlerden biri olarak nitelendirilir.” Bulduğumuz bir başka kaynakta ise öğretmeninin annesine bir not yazdığını okuduk. Notta Edison’un okuldan alınması gerektiği yazısı yazıyormuş ve annesi bunu yıllarca saklamış. Ona öğretmenlerin böyle bir dahiye yetecek bilgileri olmadığı için okula gidemeyeceğinin yazıldığını söylemiş. Bizde bu hikayeden oldukça etkilendik ve eğer Edison bizim çocuğumuz olsaydı, annesi veya babası biz olsaydık nasıl bir davranış sergilerdik? Ona bir mektup yazmak isteseydik neler yazardık? dedik ve şunlar çıktı:
Mektuplardan bazı cümleler:
- Sen çok akıllısın. Çok zekisin, ileride ampulu bile icat edeceksin. Bunların hepsi senin başarın. Bütün ışıkları yakan kişisin. Amerikadaki tüm ışıklar bir anda düğmeye basınca yanacak. Sen başarılısın.
- Thomas ilk önce senden özür dilerim. Sana yalan söylediğim için özür diliyorum. Sen çok akıllı bir insansın ve seni çok seviyorum. Öğretmenlerin senin şaşkın olduğunu düşünebilirler ama biliyorum ki sen büyüyünce çok akıllı bir bilim insanı olacaksın. Sana güveniyorum. Sadece bizim sayemizde değil senin deneyişlerin sayesinde olacaksın.
- Thomas, ben senin annen olarak sana şunu söylüyorum: kendine güven ve öğretmeninin söylediğine aldırma. Herkes aynı şekilde düşünmek zorunda değil. Kim bilir sen şu an bilim insanı olmuşsundur bile. Seni çok seviyorum..
- Sevgili Edison, okulda başarısız olduğun düşünüldüğü için okuldan alındın ama sakın üzülme sen bir dahisin belki de. Sakın kendini yalnız hissetme. Biz her zaman yanındayız. Seni evde eğittik ve sen yüzyılın dahisi olacaksın kalbimle inanıyorum. Okulda yaşadığın olayları unut tamam mı?
- … Bir süre sonra bu notu bulup okuyacaksın. Okulda eğitilmesende evde benim ve özel öğretmenlerin sayesinde çok akıllı biri olacaksın ve sadece bizim değil senin inancın sayesinde olacak.
Daha önceki haftalarda konuştuğumuz yankı konusu tekrar gündeme geldi. Bu konuda kafamızdaki bilgilerin netleşmemiş olarak kalması üzerine çemberde şu konuşamlar geçti:
- Biz bazen spor salonunun oraya gidince yankı oluyor
- Sence nasıl oluyor?
- Kimse yok diye olabilir mi?
- Ama nasıl?
- Bağırdığın için olabilir mi?
- Diyelim ki bağırdın. O ses oraya çarpıyor ve geri geliyor. Biz geçen baktığımızda yankı için 17 metre yükseklik lazım yazıyordu.
- Bence yükseklik değildir o ileriye doğru 17 m olabilir mi?
- Yüksek bir tepe düşün 17m yüksekliğin olduğu, orada yankılanır.
- Ben şöyle anladım sen yerdesin, 17 m boşluk olması lazım
- ben mesela evin boş odasında bağırıyorum ve ses yankılanıyor. Orada 17 m boşluk yok ama o nasıl oluyor o zaman?
- O zaman ormanda da ağaçlar olmasına rağmen bazı bölgelerinde ses yankılanmıştı gittiğimizde?
- Ayy çok kafam karıştı hem dolu hem boş mu yani yanki olma şartı!….
Gelecek hafta biz sesin yansıması ve yankılanma arasındaki o ince fark üzerine derinleşeceğiz gibi görünüyor.
Eğlence sınıfı bu hafta daha önce hep oynadıkları bilgisayar oyunlarının kodlamalarını anlamalarına ön ayak olabilecek basit bir robot kodlama programını incelediler. Programın amacı robota belli sayıda komut vererek mavi lambaların sarıya dönmesini sağlamak. Toplamda 12 komut ve 2 fonksiyon kullanma hakkı olan çocuklarımız bu programı inceleyerek “sonsuzluk” olarak adlandırdıkları bir komut geliştirdiler. Çocukların kendi manipülasyonlarıyla bu tarz bir komuta ulaşmaları programın başında açıklanan 12 komut hakkını çöpe atmış oldu.
Bir yandan da Aslıhan ve Bora bu haftada sınıfımıza gelerek bazı müziklerin nasıl göründüğü hakkında bir görsel hazırlamışlardı ve bize bunu gösterdiler. Bu görüntülerin ışığında bizde sınıfça bir şarkı seçtik. ( Beethoven ) Bu müziği dinlerken bu görsellerden de yola çıkarak bizde nasıl bir form canlanıyor? sorusuna cevap olarak resimlerimizi çizdik.
İşte o görsellerin son hali:
Yine kahkalarımız ve sesleri üzerine çalışırken sınıfta oldukça keyifli bir hava hakimdi:
Matematik dersimizde çarpma işlemini problemlere adapte etmeye ve sorularımızı bu forma dönüştürme çalışmalarımıza başladık. Temel olarak iyice öğrendiğimiz çarpma işlemini artık problemlerin içinde de kullanıyoruz. Bu hafta sınıf olarak uğraştığımız problemlerden biri şuydu: Yankı denememiz için öncelikle 17m’nin ne kadar olduğunu bulmamız gerekti. Daha sonra ise peki 1 km de ne kadar ses yankılanır sorusuyla işler biraz karıştı. Elimizde olan 150santimetrelik bir mezura ile 1 km’ yi nasıl bulacaktık? Öncelikle geçmiş bilgilerimizi yokladık ve 1 km’nin kaç metre ettiğini bulduk. Elimizde ki diğer bir veri ise 1 metrenin kaç santimetre olduğu idi. Şimdi yapmamız gereken şey bir km için kaç tane mezura uzunluğuna ihtiyacımız olduğuydu. Bu sorumuzun cevabı için öncelikle sınıftaki 1 metreye denk gelen yerleri bulduk. Daha sonra önce bunun matematiksel işlemini yapmak üzere genel bir karar hakimdi ve hepimiz kağıt kalemle hesaplamalara başladık. Tam olarak kaç mezuraya ihtiyacımız olduğu sorusunun cevabını henüz bulmuş değiliz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder